19 Nisan 2015 Pazar
Devre arası
Dün Demir'le dedesinin evinin yakınındaki parka gittik. Bir süredir favori parkı orası. Hem tırmanma duvarı, kaydırakları bağlayan köprüler gibi çok çeşitli etkinlik alanı var hem de daha çok çocuk var. Dedesiyle tahterevalli keyfi de. Geçen hafta gittiğimizde top oynamak istemişti. Yanımızda top yoktu, evde bir sürü topu olduğu için bizi süreklediği parktaki oyuncakçıdan "oyuncakçıdan alalım" dileğini kısa süren gözyaşlarına rağmen gerçekleştirmemiştik. Ama bir dahaki sefere topunu yanımızda getireceğimize söz vermiştik. Bu yüzden bu sefer biz hazırlıklıydık, ama Demir pek istekli değildi. Biz de "o kadar getirmişiz, oynamamazlık olmaz" diye düşünerek Can'la oynamaya başladık. Çocukluğumuza döndük kısa süreliğine. Sonra Demir duruma el koydu; topumuzu kapıp "devre arası oldu" diyerek torbasına geri koydu ve bizi kaydıraklara doğru sürükledi. En kısa sürede topumuzu geri alıp yine oynamalıyız, tadı damağımızda kaldı :)
14 Nisan 2015 Salı
Yaşasın, tiyatro!
İki hafta önce Demir’le şeytanın bacağını kırdık ve
tiyatroya gittik. Bir akşam Demir uyumadan önce daha önceden gittiği, kedi ve
köpeklerin olduğu tiyatroya yine gitmek istediğini söyledi. Ben de o
vazgeçmeden, bu isteği geçmeden hemen o haftasonu gidebileceğimiz tiyatroları
araştırdım. Daha önceki oyun o haftasonu oynamıyordu. Ben de yine hayvanların
olduğu Bremen Mızıkacıları oyununu seçtim. Hayvanlardan korkamasa da
hırsızlardan korkar mı acaba diye düşünsem de başka seçenek yoktu. Bilet alırken temkinli davranıp en arka
sıralardan sırabaşından bilet aldım çıkmamız gerekirse seyircileri az rahatsız
edelim diye. Oyunun saati Demir’in uyku saatine denk geliyordu. Neyse ki Demir’in
yolda uykusu geldi de oyundan önce biraz uyudu.
Salona girdiğimiz de Can da ben de biraz tedirgindik.
Demir’e belli etmeden onunla sohbet etmeye çalıştık. Oyun başladığında Demir biraz huzursuz oldu,
ağlamaya başladı. Ama çok kısa bir süre sonra dışarıya çıkmamız gerekmeden
sakinleşti. Ve keyifle oyunu seyretti. Arada bize sorular sordu. Biz de onun
ilgisini canlı tutmak için bazen ona oyunla ilgili yorumlar yaptık “Horozun
tüylerine bak, ne kadar renkli ve güzel” gibi. Şarkılarda tempo tutmaya çalıştı
alkışlayarak. Benim endişelendiğim gibi hırsızdan bile korkmadı. Oyundaki
hırsızın komik, tonton ve şaşkın olması, kötü gözükmemesi de bunda etkili olmuştur herhalde. Mutlu olduğu her halinden belliydi. Biz de mutlu olduk dolayısıyla. Ve
rahatladık bir kez daha gözyaşları eşliğinde salonu terketmemiz gerekmediği
için. Sevindik de Demir tiyatroyu sevdiği için. Oyun bittiğinde Demir yüzünde
kocaman bir gülümsemeyle salonu terk etmek istemedi. Sonra tekrar geleceğimizi
söyleyerek çıktık salondan. Yeni görevim
tiyatrolar sezonu kapatmadan bir oyun daha bulmak Demir’e.
Oyun grubu deneyimimizden sonra tiyatro deneyimimiz bana bir kere daha
gösterdi ki Demir’in hazır olması çok
önemli ve o ne zaman hazır olduğunu hissedip bizimle paylaşmaya başlıyor yavaş
yavaş. Her durum için bunu aklımızda tutmalı ve hiçbir şey için zorlamamalyız
onu.
3 Nisan 2015 Cuma
Demir'den hava tahmini
Sabah rüzgarla evden çıkıp oyun grubundan güneş ve sıcakla eve döndük bu gün. Uyku ve yemek sonrası tekrar dışarı çıkacağımızda öğlenki sıcağa aldanıp ince montlarımızla çıktık dışarı. Arabalı olacağımız için üzerinde fazla durmasam da endişelenmedim değil "ya üşürsek" diye. Gittiğimiz alışveriş merkezinden çıktığımızda sağnak yağmur başlamıştı. Bunun üzerine hava tahmini Demir'den geldi:"Geçen gün yağmurla konuştum. Her gün yağacağım dedi." Ne yağmur kaldı ne de trafik :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)