13 Ekim 2014 Pazartesi

Demir'le Batı Karadeniz-1


Uzun zamandır gerçekleştirmek istediğimiz Batı Karadeniz turu için bayramı fırsat bildik; tatile birkaç gün kala arkadaşlarımız Burak ve Selen sayesinde otellerimizi ayarlayıp onlarla birlikte bayramın ilk günü erkenden yola çıktık.Sapanca 'ya varmadan Berceste'de kahvaltimizi ettik. Oradan ilk istikametimiz Akçakoca'ya doğru ilerledik.  Genelde tatillerden önce gezeceğimiz yerlere dair bilgiler toplayıp rotamızı çizsek de bu sefer programın son anda kesinleşmesi ve yoğun geçen bir hafta dolayısıyla dersimizi çalışmamıştık Can'la. Yol boyunca bunu telafi etmek için internet sitelerinden bilgiler edinmeye çalıştık. Ama geç kalmıştık. Akçakoca'ya doğru giderken yol üzerindeki Karasu'yu es geçmiştik. Karasu'daki longozu öğrendiğimizde buraya gideceğimiz yolu kaçırmıştık ne yazık ki. İlgimizi çeken bu yeri gezmeyi başka sefere bırakıp yolumuza devam ettik.

Akçakoca turumuza Akçakoca Kalesi'yle başladık. Kale kalıntıları kapalıydı.Tüm tatil boyunca karşımıza çıkacak kapalı yerlerden ilkiydi burası. Kalenin sağ tarafında katman katman olan beyaz kayalar ilginçti. Oradan merkeze indik. İlçenin simgelerinden olan Merkez Camii'ne yakın bir yere arabalarımızı park ettikten sonra sahil kıyısında dolaştık. Demir yol boyunca "Karadeniz bir yerde, göster" dediği için ona denizi ve sahildeki balıkçı teknelerini gösterdik. Sahile yakın yöresel ev yemekleri yapan bir lokantada  lezzetli yemeklerimizi yiyip Karadeniz Ereğlisi'ne ilerledik. Demir gemilerle ilgilendiğinden Alemdar Gemisi’ni görmek için sahilde mola verdik. Oradan da Cehennemağzı Mağarası’na gittik. Demir ilk defa mağara görüyordu. Okuduğumuz kitaplarda mağaralarda hayvanlar yaşadığı için Demir de ayılar aradı kısa bir süre. Sonra da keyifle gezdi. Buradaki mağaralardan birine dar, karanlık, uzun merdivenlerden iniliyordu. Bu bizi yıldırmadı ve Demir Can’ın kucağında mağaraya inip gezisini keyifle tamamladı.

Daha sonra Zonguldak üzerinden Bartın'a doğru ilerledik. Zonguldak civarında mola vermek istesek de dersimizi calışmamış olduğumuzdan şehrin girişindeki manzaralı kafeleri kaçırıp şehrin içinde de başka duracak yer bulamayınca yolumuza devam ettik. Bartın'a vardığımızda hava kararmak üzereydi. Otelimizi bulup odalarımıza yerleştik. Dinlenmeye fırsat bulamadan yemek yiyeceğimiz bir yer bulmak için dışarı çıktık. Bartın sokakları bomboştu. Bayramın ilk günü olmasının etkisiyle pastaneler,çiğköfteciler ve tekel bayiileri dışında nerdeyse tüm dükkanlar kapalıydı. İlginçtir ki hiç sinirlenmeden "saat de kaç oldu? Demir ne yiyecek?” diye panikle söylenmeden "en kötü bir pastaneden poğaca alırız" diye düşündüm. Pastaneye doğru giderken Selen'le Burak'tan yemek yiyebilecegimiz bir yer bulduklarının haberi gelince çok mutlu olduk. Uzun süre yemek beklemiş olsak da ve bütün gün uykusuz kalıp yorulmuş olan Demir'i zapt etmemiz kolay olmasa da keyifli bir yemek yiyip otelimize döndük.  Demir'i uyuttuktan sonra biraz Amasra'ya dair bilgi edinmeye çalışıp uykumuza yenik düşerek günümüzü sonlandırdık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder