12 Şubat 2015 Perşembe

Pıtır pıtır

Demir tuvalet eğitimini tamamladıktan kısa bir süre sonra gece uyanıp tuvalete gitmek istediğinde rahat etmesi için yatağının kenarındaki parmaklıkları kaldırdık. Yaklaşık dört aydır yatağında onlar olmadan uyuyor. Buna karar verirken korkuyorduk aslında. Birincisi uyurken yatakta sürekli dönüp durduğu için (daha küçükken, geceleri onu ayakları yatak ucuna doğru yatağına koyduğumuz halde sabahları kafası o tarafta uyanırdı) "ya düşerse" diye korkuyorduk. Neyse ki sadece bir kere, onda da yataktan kalkarken ayağı takıldığı için düştü şimdiye kadar. İkincisi "ya kalkıp dolaşırsa, dışarıya çıkmaya çalışırsa"diyeydi. Bu korkumuz yüzünden tüm pencereleri, balkon kapılarını ve daire kapısını gece yatmadan kontrol ediyoruz birkaç kez.


Bir süre gece uyandığında, hatta sabah kalktığında bile kendisi yataktan çıkmadan bizi yanına çağırıyordu. Biz de korkumuzun yersiz olduğunu düşünmeye başlamıştık ki yataktan kalkmanın sağladığı özgürlüğü keşfetti Demir. Şimdi gecenin bir saati pıtır pıtır ayak sesleriyle uyanıyoruz. Odamızın kapısından bir küçük adam geçiyor tuvalete doğru. Uyku sersemi önce sesleniyoruz "Demir, nereye?" diye, sonra arkasından koşuyoruz.  Ya da bir bakmışız yatağımızın kenarında belirivermiş, ya benim ya babasının tarafından yatağa tırmanmaya çalışıyor. Bazen kendimizde kuvvet bulup onu geri yatağına götürüyoruz. Ama bazen uyku ve hele de onunla uyumak o kadar tatlı geliyor ki aramızda yer açıyoruz ona. Sabah uyandığımda içimden bir ses "hiç iyi olmadı bu. Ya alışırsa bizimle uyumaya! Almamalıyız onu yanımıza" diyor. Diğer bir ses ise "şimdi çok küçük, bizi özlüyor demek ki. Zaten çok hızlı büyüyor, gün gelecek o gelmek istemeyecek yanımıza, kokusunu özleyeceğiz, rahat olalım" diyor. Bazen ilkini bazen ise ikincisini dinliyorum. 
Geçen sabah ise bambaşka sesler duydum içimde.


Demir'in yine bizim yanımıza geldiği bir gecenin sabahıydı. Can banyodan sonra giyinmek için odaya dönmüştü ve beni  "Demir nerede, Demir nerede?" diyerek panik içinde uyandırıyordu. Birkaç saniyede birçok ses aynı anda "kapılar kilitliydi değil mi? Açamazdı ki kendi başına, değil mi? Salonda mı acaba? Ya mutfakta? Banyoda olamaz, Can ordan geldi şimdi. Balkondaki camlar kapalı mıydı acaba? Belki odasına gitmiştir. Ama ya orda da yoksa" dedi içimde. Onları susturan pıtır pıtır ayak seslerini duydum sonra tekrar. Demir odasından çıktı; metro kitabini arıyormuş kahvaltıda okumak için. Rahat bir nefes aldık. Pıtır pıtır ayak seslerini hep duyalım da gerisi önemsiz aslında...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder