23 Nisan 2014 Çarşamba

Demir'in ilk "bisiplet"i

Demir bir süredir "bisiplet" istemekteydi. Kitaplarda bisiklet resmi gördüğünde "sen bisiplet al" diyordu; parkta başka çocukların bisikletlerini gördüğünde onlara binmeye çalışıyor ve "sen bisiplet isis"diyordu. Biz de Can'la birlikte biraz araştırdık iki yaş için hangi bisiklet uygundur diye.Üç tekerlekli, emniyet kemerli bir bisiklet olsun dedik. Güneşliğe gerek olmaz diye fikir birliğinde olsak da  arkadan başkasının sürebilmesi için kol olup olmaması gerektiği konusunda farklı düşünüyorduk. Bir diğer kriterimiz de bisikletin rengi ile ilgiliydi, çünkü Demir kırmızı istiyordu. Geçenlerde Pilsan'ın mağazasına gittik. Oradaki modelleri inceledik, Demir'i bazılarına bindirdik, o büyük bisikletlere veya akülü arabalara yöneldikçe bunların daha büyük çocuklar için olduğunu anlatmaya çalıştık ve onlarca model arasından uygun olanı bulamayıp elimiz boş eve döndük. Bunun sebeplerinden biri çoğunun sadece plastik olmasıydı. Bir diğer sebep ise Demir'in boyuna uygun olanlar arasında kırmızı olan olmamasıydı. Bugün de bisiklet çarşısı olarak da bilinen Haşim İşcan Alt Geçidi'ne gittik. Geçen seferden bir sürü bisiklet görmeye alışmış olan Demir bu sefer hepsine binmeye çalışmadı, ama bisikletlerdense yine arabalara yöneldi. Neyse ki hem onun sevdiği hem de bizim içimize sinen, boyuna uygun, emniyet kemerli, üç tekerlekli, kırmızı parçaları olan bir bisiklet bulabildik http://www.chicco.com.tr/ProdottiChicco/SchedaProdotto/tabid/378/art/00070075000000/Default.aspx . Benim istediğim gibi bir süre bizim arkasından tutabileceğimiz bir kolu olan bir model bu. Sonrasında bu kolu çıkarıp kontrolü Demir'e devredebileceğiz.  Yaşla da büyüyebiliyormuş ve 4 yaşına kadar kullanılabiliniyormuş. Oradan Demir'in ilk bisikletiyle evimize döndük.
Sonra da bisikleti monte edip dışarı çıktık. Dolaştık sokaklarda. Dolaşırken bazen kendi bisikletlerimi düşündüm. Küçükken çok severdim bisiklete binmeyi. İlk bisikletimi annemle babam ben 6 yaşındayken almışlardı. Yazlığa ilk gittiğimiz günlerde yarı inşaat halinde olan evlerin önünde bisiklet üzerinde yanımda babamla çekilmiş bir fotografım vardır çok sevdiğim. Sonrasında yazlıkta geçirdiğim yaz tatillerinin önemli bir parçasıydı bisikletim. Önce dört tekerlikli olan Pinokyo bisikletim, zamanla tekerleklerini teker teker kaybedip 2 tekerlekli olmuştu. Ondan sonra ağabeyimin bisikletleri bana geçmişti ona yenisi alındıkça. En son vitesli, ortası demirli, kırmızı bir Peugeot bisikletim vardı.  Düşmelerim, kazalarım geldi aklıma. Yazlığın dik yokuşlarından rüzgara karşı hızla inmeyi ne kadar çok sevdiğimi hatırladım. Arkadaşlarımla sokak sokak hiç sıkılmadan dolaştığım günleri andım. Bazense Demir'in pedalları çevirmeye çalışması duygulandırdı beni. Yaklaşık iki sene önce anne kucağının içinde dolaştırdığım oğlum büyümüştü de bisikletiyle dolaşıyordu aynı sokaklarda. Bisikletine kavuştuğu için mutlu merakla etrafına bakıyordu. Gördüğü bayrakları inceliyor, arabaları seyrediyor, bir taraftan da bize anlatmaya çalışıyordu gördüklerini.  Umarım o da en az benimkiler kadar güzel anılar biriktirir bisikletlerinin üzerinde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder