18 Ağustos 2014 Pazartesi

Her şey dahil tatillerimiz

Uzun zaman 'her şey dahil tatil'lere karşıydım. Tatilde bütün zamanımı bir otelin sınırları içinde geçirmek, oda-restaurant-deniz veya havuz kenarı üçgeninde dolaşmak, sürekli yemek içmek bana sıkıcı gelirdi. Buna rağmen Can’la düğünümüzden sonra çok yorgun olacağımızı varsayıp balayımız için böyle bir tatil organize etmiştik. Bu ilk deneyimimizin 3.gününde bu tür tatiller hakkındaki fikirlerimde yanılmadığımı anlamıştım. Sonrasında böyle tatillerden uzak durduk. Demir doğduktan sonra ise odadan-denize ve denizden-odaya ulaşmanın kolay olması, bebek yatağının rahatlıkla bulunabilmesi, yemek yapma ve bulma derdinin olmaması, doktorun olması gibi çocuklu tatilin çoğu ihtiyacını karşılayabileceğine kendimizi inandırdığımız için her şey dahil otelleri tatil için tercih eder olduk.

İlk her şey dahil tatilimizi Demir henüz 4,5 aylıkken Belek'te yapmıştık. Henüz katı gıdaya geçmediğimiz için yemek konusunda rahat olduğumuz zamanlardı. Demir sabah ve öğleden sonra birer kez denize giriyor, sonrasında yorulup gün içinde bol bol uyuyordu. Ama diş çıkarma arifesinde olduğundan geceleri her 2 saatte bir uyanıyordu. Bu tatilin yorucu kısmı uçak yolculuğı olmuştu. Hem giderken hem de dönerken farklı sebeplerden Demir sürekli ağlamıştı.
Daha sonra Demir 13 aylıkken Lemi Dede'siyle beraber Marmaris'e gitmiştik. Çocuk menüsü olmayan bu otelde Demir taneli beslenmeye direndiği için yemek konusunda çok zorlanmıştık. Demir’in sürekli beni yanında istiyor olması dolayısıyla yaşadığımız krizler bu tatilimize damgasını vurmuştu. Deniz güzeldi. Demir biraz yüzüp, bol bol taş toplayıp yürüme antremanı yapmıştı. Gün içinde iki defa uyuyordu. Biz de bu molalarda onu babama bırakıp Can'la birlikte denize girebiliyorduk. Akşamları da Demir uyuduktan sonra üçümüz sohbet ediyor, müzik dinliyor ve dinleniyorduk.
Bu tatilden 1,5 ay sonra Bodrum Torba'da başka bir her şey dahil oteldeydik. Demir'den birkaç ay büyük oğulları olan arkadaşlarımızla beraberdik bu sefer. Yemek konusunda şanslıydık. Ana restuarantta blender vardı ve istediğimiz yemeği Demir'e rahatlıkla yedirebiliyorduk.  Deniz temiz ve sıcaktı. Demir günde 2-3 defa denize giriyor, 2 defa da uyuyarak dinlenebiliyordu. Arkadaşlarımızın oğluyla yemek ve uyku saatleri denk gelmeyince bir arada fazla vakit geçirememişlerdi. Ama çocuklar uyuduktan sonra biz büyükler benim uykum gelene kadar tatilin keyfini çıkarabiliyorduk. İlk  akşam sineklere Demir ziyafeti çektiğimizi saymazsak bir sorunumuz olmamıştı ta ki dönüş yolculuğuna kadar. Dönüş günü mümkün olduğunca Demir’in uyku saatine yakın otelden ayrılmak isteyen ben o güne hasta ve halsiz uyanınca bir an önce yola çıkmak istemiştim. Yolda şiddetli yağmur, kazalar, trafik ve uyumayan Demir yolun olduğundan daha uzun hissedilmesine sebep olmuştu. Eve vardığımızda bir daha arabayla tatile gitmemek konusunda kararlıydım. Fakat bu kararı uygulayamayıp bu sene yine düştük arabayla yollara. İstikametimiz Kemer’di. Bir sonraki yazımda...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder