24 Mayıs 2014 Cumartesi

İlk TV deneyimi

Demir doğduğundan beri hiç televizyon izlemedi. Televizyon ve bilgisayar gibi ekranların çocukların bilişsel ve sosyal gelişimlerine verdikleri zararlar hakkında Demir doğmadan önce ve sonra çok okumuştum farklı kaynaklardan. O yüzden onu bu uyaranlardan mümkün olduğunca uzak tutmak istemiştim. Artık iki yaşını doldurduğu için televizyonla tanışabilir diye düşünmeye başladım. Ne kadar süre seyretmeli diye düşünürken Pedagog Reinhard Winter’in önermiş olduğu formülle karşılaştım. Bu formüle göre çocuğun gün içinde kaç dakika ekran önünde olabileceği  çocuğun yaşını 10'a bölüp, sonucu 60 ile çarparak hesaplanabiliniyor. Bu süre hem televizyon hem de bilgisayar için geçerli. Bazı konularda formüllerin hiç işe yaramadığını düşünsem de bu konuda bu formül aklıma yattı. Demir'in süresini 3 dakika daha uzatıp günde 15 dakika televizyon seyredebileceğine karar verdim. Arkadaşlarımızın çocuklarından bazı çizgi film adlarını duymuşluğum vardı. Pepe furyasından haberdardim. Pepe'nin saati geldiğinde Demir'e "televizyon seyredelim mi?" diye sordum. Çok mutlu olarak "seyret" dedi. Televizyonu açtım ve karşısına geçtik beraber. Sessiz bir şekilde oturup çizgi filmi izlemektense konuşarak çizgi filmde olanları bana anlatmaya başladı (böyle olacağından neredeyse emindim:)). Ben de hem çizgi filmin içeriğinin Demir'in yaşına uygun olup olmadığını anlamaya hem de Demir'i dinlemeye çalıştım. Arada Demir'in gözleri ekranın alt tarafında Türk İşaret Dili (TİD)'ne çeviri yapan çevirmene takıldı. Ben de çok basit bir şekilde anlatmaya çalıştım. Benim de gözlerim sık sık ona takıldı. Az olan TİD bilgimi hatırlamaya çalıştım. Tam Demir severse her gün seyredebiliriz, hem ben de TİD bilgimi geliştirebilirim belki diye düşünürken Demir televizyonu kapatmak istedi ve oyun oynamaya geri döndü. Demir'in televizyonla ilk deneyimi neredeyse benim bu yazıyı yazmam kadar sürdü. 




Benim ilk Pepe izlenimim çok olumlu olmadı. Karakterlerin çok yapmacık olduğunu düşündüm. Sürekli gözlerini kırpıştırarak konuşan ve gülen figürler hoşuma gitmedi. Konuları şarkılarla destekliyor olması güzeldi. Bizim seyrettiğimiz bölüm basketbolla ilgiliydi ve bununla ilgili basit ve neşeli bir şarkı içeriyordu. En olumlu tarafı ise TİD çevirisiyle birlikte gösteriliyor olmasıydı. İşitme engeli olan çocuklara hem eğlenebilecekleri hem de dillerini bir ölçüde geliştirebilecekleri bir uyaran sunmak çok hassas bir yaklaşım. Aynı hassasiyeti başka programların da göstermesi gerekli.




Bundan sonra ara ara tekrar televizyon açabiliriz Demir'le. Farklı programlar deneyebiliriz. Hayvanlara olan ilgisini düşününce belki onların olduğu çizgi filmler daha ilgisini çekebilir. Ama istemezse de hiç gerekli değil, biz oyunlarımıza devam ederiz :)   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder